Zencefil Canavarı


Size sadece yakınlarımın bildiği bir sırrımı veriyim mi ?

Ben bir zencefil canavarıyım ;)


Kışın okula giderken yanımda zencefil taşıdığım doğrudur. Kim öksürse hemen kantinden sıcak su alıp karıştırıp kim öksürüyorsa artık gidip hemen eline tutuştururdum. Baktım içmiyor. Zorla içirirdim. ( Çok basit, bu incecik sesimle ciyaklayarak tabii ki! Beni seviyosan iç, ya nolur iç, hadi iç, bitecek o, kes sesini... )

Hala kim hasta olsa ilk işim zencefil demektir ve hemen ardından çeşitli zencefil tarifleri vermektir.

Süt sevmeyene özel, çay içmeyi sevmeyene özel tarif. Daha ne yapsın bu zencefil canavarı! 

Zencefil aşkım yüzünden arkamdan Hintli mi bu kız diyende oldu. 

Ben zencefil içireceğim diye hasta olmaya korkan ev arkadaşlarım vardı. Hatta hastalığını gizleyen, yok canım ne hasta olması, diyende oldu.

Eee bu yazıyı okuyorsan sende artık zencefil canavarının elindesin...

Zencefil, tarihi 2000 yıla kadar dayanan bir baharat aslında. Bu bildiğimiz soğan patates gibi toprağın altında yetişiyor. Ve arkadaşlarımın ,Hintli mi bu kız, demesinin nedeni de Hindistan gibi tropikal iklimlerde yetişmesi. Türkiye'de nadir de olsa yetiştirildiğini duymuştum.

Tavuk ve et yemeklerinde, çorbalarda hatta hamur işlerinde bile kullanılıyor. 

Bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve bu sayede hastalıklardan koruyor. Sadece grip nezle diye düşünmeyin mide ağrısına bulantısına da çok iyi geliyor. Regl ağrısına iyi geldiği de söyleniyor. Ayrıca beyin fonksiyonlarında olumlu yönde etki gösterirken, alzeimar hastalığını da önlüyor. Ve daha birçok faydası var.

Bu kadar da yararı varken yakınlarım için üzgünüm... Ben hâla canavarlığa devam edeceğim...



Yorumlar

Yorum Gönder